Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
Bodrum Macerası Bölüm 6 (Neler Oluyor?)
Kapının çalmasıyla Funda yerinden zıpladı. “Eyvah Necati geldi!'” diye haykırdı. “Sakin ol çözeriz” derken bile elim ayağıma karışmıştı. Funda ise “ne yapacağız şimdi” diye ağlamaklı bir sesle yüzüme bakıyordu. “Sen toparlan” deyip üzerimi giyinip aşağıya indim. Bir yandan da telefona bakmaya çalışıyordum, maalesef GPS aracı otoparkta gösteriyordu. Bu kesinlikle Necati’ydi, nasıl da bu kadar hızlı gelmişti diye düşünürken, hızlı olan Necati değil zaman olduğunu anlamıştım. Zaman kavramımız yitip gitmişti. Albert Einstein’in İzafiyet Teorisi doğruymuş. Güzel bir kadınla geçen 1 saat 1 dakika gibi gelirmiş insana. O kadın Funda olunca da… Kapının deliğinden baktığım da gelen Necati’ydi gerçekten. Şimdi gerçekten işler zora girmişti. Kapıyı açıp açmama konusunda tereddüt ettim ama nasılsa Funda yukarıdaydı. Acaba eve uğramış mıydı? Yoksa önce bana mı geldi? Daha fazla düşünmeden kapıyı açtım. Bilerek gözlerim ovuşturuyordum. Bana baktı ve ‘ anahtarı getirdim, bir de nasıl oldun diye sorayım dedim, ayrıca şortunu ters giymişsin.’ ‘Teşekkürler Necati, duş aldım kafam yerinde değil baksana halime’ dedim. ‘Dur eve gitmeden iki dakika laflayalım’ deyip içeriye daldı. Neydi bu şimdi? Resmen emrivaki yapmıştı. Funda yukarıdaydı üstelik. Eve gitse Funda’yı arkasından gönderirim ama ne diyecek Necati’ye? Akşam akşam dışarıya mı çıktım diyecek adam zaten kıskanç. Başımız fena halde dertte şu an. Havadan sudan konuşmaya başladık. Anlattıkça anlatıyordu. Adamın çenesine vurdu gerçekten. Bir an ayağa fırladı ve ‘ben bir tuvaleti kullanayım’ dedi. Kesin bir şeylerden şüphelenmişti. Bu katta da tuvalet vardı ama o üsttekine yönelmişti. ‘Necati bu katta da tuvalet var’ deyince ‘pardon doğru ya’ deyip vazgeçti. Şimdi yukarıya çıksam duyar ve şüphelenir. Ya beni denemek için yapıyorsa arkamdan gelirse. Hiç bire şey yokmuş gibi koltuğa uzandım. Yoksa bu adamın gideceği yok. Hasta numarasına devam etmek en doğrusu. Tuvalletten çıkıp direk yanıma geldi. ‘Sana bir şey söylemem lazım Hakan, seni bir türlü yalnız yakalayıp konuşamadık’ diye söze başladı ve devam etti. ‘Bu sitede bir adam var ve Funda’ya yiyecek gibi bakıyor. Ben ters adamım ve o adamı gitmeden sağlam bir uyaracağım ki kimin sevgilisine baktığını anlasın.’ Dehşete kapılmıştım, her şeyin farkında olabilir miydi? Adamın karısına sevgilim demesi ise ne kadar da tutkulu sevdiğini gösteriyordu sanırım ‘Nasıl uyaracaksın?’ derken elini beline atıp masanın üzerine koyduğu rambo bıçağını işaret edip ‘işte bununla’ dedi. Sakinliğimi korumalıydım, adama bak rambo bıçağıyla geziyormuş. ‘Necati saçmalama bıçakla, silahla olmaz böyle şeyler, adamda da silah varsa başını belaya mı sokacaksın, bu sefer ikinizden biri ya hastaneye ya hapishaneye, belki de mezara, dur sakin ol. Hem Funda’yı, hem sonrasını düşün.’ Üstüme alınmamaya çalışıyordum ama bir taraftan da konuşurken kekelemeye başladım. Resmen oyun oynamaya başlamıştı benimle. ‘Sen beni tanımıyorsun, konu Funda olunca gözüm bir şey görmez benim, gereğini yapacağım.’ Az önce yaşadığım o harika dakikalar yerini kabusa çevirmişti adeta. Bu kadarı bana fazla gelmişti. Masanın üzerinde bulunan bıçağı kaptığım gibi ‘bu bende kalacak, böyle bir şey yapmayacaksın her şey konuşularak çözülür, adamı uyarırız olur biter, gerekirse sertçe uyarırız.’ Acaba Funda konuştuklarımızı duyuyor muydu? Kesin o da dehşete kapılmıştır. Bu oyunu daha ne kadar sürdürecekti acaba? Yoksa birazdan birbirimize dalacak mıydık? ‘ O bıçak olmaz başka bıçak olur sorun değil.’ Yok bu adan gözünü karartmış, kıtır kıtır kesecek beni. ‘Bak şöyle düşün, biraz empati yap, yanlış anlama lütfen sen benim kardeşimsen Funda’da öyle, o çok güzel ve dikkat çekici bir kadın, sen de, ben de başkalarının eşlerine bakmıyor muyuz? Biri elinde bıçakla gelse karıma niye baktın lan dese olur mu, herkes birbirini doğrar, tabiki bakmamak lazım ama göz bu kayıyor.’ Sanki daha da sinirlenmişti. ‘Demek öyle, karım senin de dikkatini çekmiş yani, senin de gözün Funda’ya kayıyor mu yoksa?’ Durum daha da zor bir hal almaya başladı. Sıçtığım yetmez gibi bir de sıvamıştım, şu durumda bu adamdan anlayış beklemek yanlış. ‘Ya cümleye başlarken yanlış anlama dedim ama yok sen bence eve gitmelisin, git ve dinlen artık, yarın sabah da konuşalım.’ Adama eve git dedim ama Funda benim yatak odamda. ‘Tamam Hakan gidiyorum ama yarın bu işi halledeceğim’ deyip çıktı. Üstü kapalı tehdit edilmiştim. Baktığımı biliyordu, bir de yattığımızı öğrense ne yapacaktı. Eve geçtiğinde Funda’yı bulamayacaktı. Hastalık numarası, bizimkileri hava alanına bırakmasını kafasında kurgularsa her şeyi çözecekti. Hemen yukarıya Funda’nın yanına çıkmam lazımdı. Galiba boku yedik, neler oluyor? Odaya çıkıp Funda’yı aramaya başladım ama yatak odasında yoktu, sonra banyoya geçtim orada da yoktu, diğer odaya baktım, yoksa treasa mı saklandı? Teras kapısı açıktı ama orada da yoktu. Tabii ya diye geçirdim içimden, korkudan dolaba saklandı? ‘5 dakikakadır seni arıyorum neredesin’ diye seslendiğim an kapı yine çaldı. Eyvah evde bulamadı Funda’yı geri geldi işte. Bu kapı her çaldığında yüreğim ağzıma geliyor artık. “Funda, dolapta bekle sakın çıkma bu sefer kesin evin içinde seni arayacak’ diye seslenip kapıyı açmak için hızlıca aşağıya indim. Bu sefer kapıyı yumruklamaya başlamıştı, o gittikten sonra masanın üzerine koyduğum bıçağa gözüm takıldı, bıçağı alıp tek elimle arkama sakladım. Kapı deliğinden baktığımda………………..
To be continued